David Palmer'la telefon görüşmesi yaptığı konusuna bir türlü engel olamıyorum.
Ne mogu je više izbjegavati zbog tog poziva Davida Palmera.
David'in ölümüyle, seninle yaptığı telefon görüşmesi arasında bir bağlantı olduğu hususunda endişelenmen gerekmiyor.
Ne moraš se brinuti da postoji veza između Davidove smrti i njegovog poziva tebi.
Başkan dinlemeden önce, telefon görüşmesi bantını değiştirmeyi başardım.
Promijenio sam audiozapis prije no što ga je predsjednik čuo.
Unidac kurbanlarından biriyle Merlyn Global'de bulunan biri arasında birkaç telefon görüşmesi bulduk.
Otkrili smo telefonske pozive između jedne od žrtava u Unidacu i nekoga u grupaciji Merlyn Global.
Fakat kendi avukatlarını ayarlamış olamazlardı çünkü hiç telefon görüşmesi yapmadılar.
Ali nisu ga mogli imati budući da nisu nikoga nazvali.
Yapmam gereken bir telefon görüşmesi var.
Oh, moram požuriti. Dobila sam telefonski poziv.
Şimdi müsaade edersen, çok önemli bir telefon görüşmesi yapıyorum.
Oprostite, u sred važnog razgovora sam.
Telefon görüşmesi yapmak için odadan çıkmıştı.
Izašao je iz sobe da telefonira.
Kahramanımız Sherman McCoy basit bir telefon görüşmesi yapacaktı.
Nas junak, Sherman McCoy, trebao je telefonirati.
Bu sabah Richard Kimble adında bir kaçak buradan bir telefon görüşmesi yaptı.
Jutros je bjegunac po imenu Richard Kimble odavde telefonirao.
Benim işim, 72 müşterinin hayatı ve düşleri, ve günde 264 telefon görüşmesi yapmak.
Ja se brinem za živote......72 klijenta i dižem slušalicu 264 puta na dan.
Gizli Servis, Los Angeles polis teşkilatının batısıyla bir telefon görüşmesi yaptı.
Tajnu službu nazvala je policija Zapadnog L.A.-a.
Bu çocuğu seyretmek uğruna Tokyo'ya kadar uçtum ve girdiğim ilk otelde telefon görüşmesi yüzünden münakaşa edip dışarı atıldım.
Došao sam te vidjeti u Tokio. lsključili su te jer si se usprotivio sudačkoj odluci.
Bu güne kadar, Betty Ong'un American Havayolları ile yaptığı telefon görüşmesi dışında, hiçbir görüşme halka açıklanmamıştı.
Do danas, niti jedan poziv, osim poziva B. Ong American Airlinesu nije javno objavljen.
Sadece telefon görüşmesi için bir çeyreklik isteyecektim.
Samo sam pitao za paru za telefon.
Dinle, ben, bugün birkaç telefon görüşmesi yaptım.
Slušaj... Imao sam nekoliko poziva danas.
Analizci, sen, Terrence Steadman'ı sözde öldürdükten iki hafta sonrasına ait Başkan ve Steadman arasında geçen bir telefon görüşmesi kaydına ulaşmış.
Analiticar je nabavio snimljeni razgovor Predsjednice s Terrenceom Steadmanom... dva tjedna nakon što si ga ti navodno ubio.
Birinin kapımı çalıp artık telefon görüşmesi yapılmayacağını söylemesini bekledim.
Čekala da mi netko zakuca na vrata govoreći mi da više neće biti poziva.
Siktiriboktan özel telefon görüşmesi için beni kırk dakikadır bekletiyorsun.
Čekam već četrnaest minuta da završiš sa jebenim privatnim razgovorom!
Bir telefon görüşmesi yapıp hemen geliyorum.
poziv i odmah izlazim. - Dobro.
Arlo Ulusal Güvenlik uydusundan bir cep telefon görüşmesi yakaladı.
Arlo ima poziv koji je presreo Eshalon. Spominje se Jack Bauer.
Şu telefon görüşmesi için biraz daha düşündün mü?
Da li si razmišIjala da obaviš onaj razgovor?
Ben hayatım boyunca muhtemelen 100, 000'den fazla telefon görüşmesi yapmışımdır bunlardan %1'i uygunsuz olmuştur diyebilirim.
U životu sam napravio Vjerojatno više od 100.000 telefonskih poziva Od kojih bi se možda za jedan posto moglo reći da su neprimjereni.
Bazen müzik, bazen telefon görüşmesi falan.
Ponekad glazba, nekad razgovor preko mobitela.
Gerçekten onun hayatının aşkıyla mutlu mesut yaşayabilmen için seninle bir telefon görüşmesi dahi yapmadan 3 aylığına kasabadan ayrılır mıydı?
Zar stvarno misliš da bi otišao iz grada na tri mjeseca bez poziva samo da bi ti živio sretno s ljubavlju njegovog života?
Bir kere daha duraksarsan bu telefon görüşmesi bittiğinde onun beynini dağıtırım!
Sad, još jedna pauza od tebe i raznijet ću mu lubanju zbog ovog jebenog poziva!
Yoksa onun için birkaç telefon görüşmesi yapmamı ister misin?
Ili je potrebno da obavim nekoliko telefonskih razgovora u svezi njega?
Bir sürü telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
DA, MORAO SAM. MORAO SAM DA PRIHVATIM POZIVE PO GDANJSKOM VREMENU.
Hayır, kaydetmem gereken bir telefon görüşmesi.
Trag? Samo moram unijeti telefonski poziv.
Walter'la ne bir mesajlaşma ne de bir telefon görüşmesi yapmışlar.
NEMA NIJEDAN POZIV NI PORUKA IZMEĐU NJEGA I WALTERA.
Basit bir telefon görüşmesi her şeyi çözecektir eminim.
Obični poziv bi riješio stvari, siguran sam.
Sonra Daylight onunla bir kampanya çalışanı arasında bir telefon görüşmesi yakaladı.
Zatim Ljetno presreće telefonski poziv između njega i staffer kampanje.
Gidip dondurma alayım, sen de telefon görüşmesi yap.
Idem ja po sladoled, ti obavi telefonski razgovor.
Ve Conway'le telefon görüşmesi yapmaman için.
I da bih prekinuo tvoj poziv s Conwayem.
Az önce bir telefon görüşmesi yaptı efendim.
Završio je poziv, gospodine. S kime?
Zaten yapılmakta olan bir şeyi alıp gelişmekte olan bir teknoloji için patentleyebilirsiniz -- örneğin internetten telefon görüşmesi yapmak ya da TV programları için yayın listesi hazırlamak ya da cep telefonlarından radyo yayını, ve benzerleri...
Uzmete nešto što već postoji i patentirate to za tehnologiju u nastajanju -- poput telefonskih poziva putem interneta ili video liste TV programa ili radija, ali za mobitele, i tako dalje.
Ara sıra da bununla bir telefon görüşmesi yaptığımı itiraf ediyorum.
Priznajem da, tu i tamo, obavim telefonski poziv na njemu.
On yıl önce, hayatımı değiştiren bir telefon görüşmesi yaptım.
Prije deset godina jedan telefonski poziv mi je promijenio život.
Birkaç ay sonra, kendisini New York Times'tan bir gazeteci arar. Uzun bir telefon görüşmesi yaparlar.
Nekoliko mjeseci kasnije kontaktirao ga je novinar New York Timesa, i vodili su dugi telefonski razgovor.
0.64794611930847s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?